28 Nisan 2009 Salı

Pierre Duhem'in Bilim Anlayışı

Duhem, fizik kuramının amacının, bir grup deney yasasını açıklamak değil, onları mantıksal olarak sınıflandırmak ve özetlemek olduğunu düşünür. Aksi durumda fizik kuramı metafiziğin alanına girecek ve deneysel yöntemde kaynakları olmayan sorunlarla boğuşarak özerk olma niteliğini yitirecektir. Çünkü fizik kuramı görünüşlerin altında saklı olan gerçeklikle değil, bu görünüşlerin kendileriyle ilgilidir. Bu durumda Duhem, bir fizik kuramını ıralandıran ve özerk kılacak olan işlemleri belirler. Bu işlemler sırasıyla fiziksel büyüklerin tanımlanabilir ve ölçülebilir simgelere dönüştürülmesi, fizik kuramının üzerine temelleneceği varsayımların seçilmesi, ki burada varsayımların seçimi keyfidir ve bu keyfiliği sınırlandıran koşul kendi aralarında tutarsız olmamalarıdır, daha sonra bu varsayım ve ilkelerin matematiksel bir biçimde örülmeleri ve son olarak da bu varsayımlardan çıkarılan çeşitli yargıların deneyle karşılaştırılması. Son aşamada eğer bu yargılar yasayla uyumluysa kuram amacına ulaşmış sayılır ve iyi bir kuramdır. Tam tersi bir durumda bu yargılar dönüştürülmeli veya yararsız olduğu için atılmalıdır. Bu durumda söylenebilir ki, deneyle uygunluk bir fizik kuramının biricik ölçütüdür. Peki bu durumda fizik kuramı nerede kullanılır ve yararı nedir? Bu soruya Duhem’in vereceği yanıtı üç ana başlık da toplayabiliriz. Anlıksal tutumluluk, az sayıda ilkeyle çok sayıda deney yasasını karşılamak. Sınıflandırma yapmak. Burada Duhem’in sözünü ettiği sınıflandırma doğal bir sınıflandırmadır. Ve Duhem için sınıflandırma bir grup anlıksal işlemdir. En son olarak da fizik kuramı deney yasalarını düzenler.Duhem’e göre, bizim deneyin sonuçlarına ilişkin sorduğumuz soru zaten önceden kuramda mevcuttur. Bu anlamda kuramın deneyi öncelediğini düşünür. Duhem’in bu kuram özekli bilim anlayışı daha sonraki düşünürlerce de savunulacaktır. Duhem için ‘doğruluk’ ve ‘kesinlik’ sözcükleri böylesi bir kuramda yalnızca imleyenlerdir ve deneyin sonuçlarıyla kuramın öngörüleri arasındaki uyumu betimlerler.Duhem için fizik deneyini oluşturan iki temel öğeden söz edilebilir. Gözlem ve yorum. Gözlem yapmak için fizikçi olmak gerekmez, oysa ki fizik deneyi yapabilmek için deneyi yapan kişinin belli bir fizik bilgisine sahip olması gerekmektedir. Duhem için fizik de bir deney, fenomenin kesin gözlemiyle birlikte bu fenomenin yorumlanmasıdır. Ve bu deneyin sonucu bir soyutlama ve simgesel bir yargıdır. Bu anlamda fizik deneyin sonuçlarının belirtildiği dil bu anlamda uylaşımsal bir dildir ve tek bir tümce çok sayıda olguya uygulanabilirdir. Yani denilebilir ki fenomenin kuramsal yorumu, deneyde ki araçların kullanımını olanaklı kılmaktadır. Bu yorumca olgular kuram için anlamlandırılır ve bu olgular her kuramca ayrı olarak yorumlanır. Burada sonuç olarak söylemek gerekirse Duhem için deneyin sonuçları fizikçi tarafından kuramsal olarak kurulmaktadır.En son olarak Duhem bir fizik yasasının özelliklerini belirlemeye çalışmaktadır, bunu da fizik yasasını genel kanıdan ayırarak yapar. Duhem için bir fizik yasası öncelikle simgesel bir bağdır. Genel kanılarımızda böylesi simgesel bağlar yoktur. Genel kanılarım da biz her durumda kanımızı tek bir örnek de somutlaştırırız. Oysa fizik yasasında bu her olguya uygulanabilirdir. Bu simgesel terimlerle, fizikçi kendi kuramını inceden inceye işler. Ve bu simgesel bağların somut gerçekliğin birer temsili olduğunu onaylar. Duhem için fizik yasasının diğer bir özelliği ise yaklaşık bir değer bildirmesidir. Bu nedenle fizikçi yasanın doğru ya da yanlış olduğunu söyleyemez.Duhem için yasanın yaklaşık değerde olması yasanın geçici ve göreli olmasına da neden olur. Biz yasa dediğimiz zaman sabit ve kesin bir şeyi anlarız. Fakat burada Duhem için yasanın geçici olması demek, birinci fizikçi için yasanın yaklaşıklık derecesinin yasayı anlamlandırmasına yeterken ikinci için yeterli olmamasındandır. Yani yasanın her fizikçi için aynı yaklaşıklık değerinde olmamasıdır. Yine fiziksel yasanın bu geçiciliğini belirleyen bir diğer özelliği de simgesel olmasıdır. Deneyin sonuçlarından birer soyutlama olarak çıkarılan özellikler yetersiz duruma gelince, bu durumları temsil eden simgesel bağlardan birinin hatalı duruma geldiğini düşünürüz. Fizikçi bu hatayı gidermek için yeni bir şematizm oluşturmak zorunda kalır. Bu durumda yeni bir simgeselleştirme yapacaktır. Bu da yasanın geçiciliğinin bir göstergesidir. Son olarak bir fizik yasası genel kanılarımızdan daha ayrıntılıdır. Fiziğin ilerlemesine bağlı olarak yasanın yaklaşıklık derecesi yetersiz duruma gelebilir. Bu durumda yasa yeni duruma uyarlanmalı veya atılmalıdır. Bu da her durumda yasanın giderek ayrıntılandığını gösterir. Burada Duhem iki tür deneyi ayırır. Uygulama deneyi ve sınama deneyi. Duhem’e göre fizik bilimin asıl ilgilendiği deney sınama deneyidir.Bütün söylenenler ışığında söylemek gerekirse; Duhem için fizikçi, yalıtılmış bir varsayımı değil, bütün bir varsayımlar öbeğini sınar. Bu anlamda fizik bilimi bir bütün olarak alınan bir dizgedir. Ve Duhem’e göre fizikte can alıcı deneyden söz edilemez. Yani kuramın öngörüleriyle deneyin sonuçları saltık anlamda özdeşleşmez.Son olarak fizik kuramının üzerine temellendiği varsayımların seçiminde belli ölçütler belirler. Duhem’e göre bir varsayım öncelikle kendisiyle çelişik olmamalıdır. İkinci olarak kuramın içinde yer alan varsayımlar birbirleriyle tutarsız olamazlar ve son olarak bu varsayımlar matematiksel olarak temsil edilebilir olmalıdır.En son olarak söylenebilir ki Duhem için fizik kuramı bir organizma gibidir. İçinde ki herhangi bir parçası diğerlerinden bağımsız düşünülemez. Ve Duhem, fizik kuramının ani bir yaratımın ürünü olduğunu düşünmez, onun için fizik kuramı yavaş ve sürekli bir evrimin sonucudur.

24 Aralık 2007 Pazartesi

Bilimin tarifi


Bilim, neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar bir çok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi hayat şartlarına kavuşmasına, var olmayan olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olan genellemedir. Bazı tanımlara göre bilim:

Her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabasıdır. [1]


Gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır. [2]


Yüzyıllardır insanoğlunun dünyadaki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşama standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı। Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek
gerektiği gerçeğini doğurmuştur।
Çin'li bir astronom (1675)
Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetsede, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyide kapsar। Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dalları
matematik, geometri, astronomi ve tıpdır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hala yeni formüller, sistemler, teoriler geliştirilmektedir, bu bilimin sürekliliğine bir örnektir.
Kanunlar bilimin vazgeçilmez öğeleri olsa da, halen bir çok bilimsel kanunun doğruluğu tartışılır düzeydedir. Bilim deneye çok önem verir. Bu safha işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Sadece kağıt üzerinde birer teoriyken kanunlaşabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür.